Hollywood Filmlerinin Klişeleri
-Her meteor Amerika’yı vurur.
-Bütün uzaylılar her zaman Amerika'ya iner.
-Herkes ölür bir Amerikalı kalır.
-Siyahi, komik, vurdumduymaz FBI ajanı ile beyaz, olgun, karizmatik, işini ciddiye alan -FBI ajanının yolları kesişir.
-Korku ya da aksiyon filminde bir amaç için savaşan ya da beraber bir yere ulaşmaya çalişan bir grup varsa bu grubun içinde bir tane zenci mutlaka olur. Kötü adam ya da yaratık bunları öldürüyorsa ilk ölen zencidir.
-Siyah ve beyazlar arasında aşk ilişkisine pek rastlanmaz. Eğer olur da olursa filmin konusu ırklar arasi ilişkilerdir zaten. Genelde erkek siyah, kız beyaz olur.
-Filmdeki siyahlar illaki fakirdir.
-Hollywood filmlerinde muhakkak bir sahnede Amerikan bayrağı gösterilir.
-Cüretkar pozlar, büyük patlamalar, ABD ordusunun her fırsatta gövde gösterisi yapması ve olmazsa olmazlardan; hristiyanlık ile ilgili bir sembol.
FiLMiN GÖSTERGEBiLiMSEL AÇIDAN GENEL ÇÖZÜMLEMESi
-Virüsün yayılmasına neden olan kadın “beyaz” bir kadındır. Kurtaran kişi erkek ve zencidir (Will Smith).
-Filmdeki ilk kelebek görüntüsü bir afişin yırtılmış kısmındakarşımıza çıkar. Afişin üstünde “God Still Loves Us” yazmaktadır. Afiş,insanların Tanrı’nın işine karışarak virüsün ilerlemesine neden olmalarına rağmen; O’nun hala onlarla beraber olduğunu vurgular.
-Bir sahnede yukardan yapılan genel çekimle şehrin görüntüsü verilir. Burada şehrin caddelerinin Haç şeklinde olduğu görülür.
-Will Smith, filmde Güneş Tanrısı’nı sembolize eder. Mısır Güneş Tanrısı Horus, dirilişin sembolüdür. Robert Neville (Will Smith) insanlar için bir formül geliştirmiş ve tüm insanlığın yeniden doğuşunu sağlamıştır.
-Her gece yatağında değil de küvette kıvrılıp yatması ana rahmine dönüşü simgeler. Orada silahı ve köpeğiyle kendini güvende hisseder.
-Anna ve Ethan kurtulanlar kolonisine gittiklerinde açılan kapıda karşılarına kilise çıkar. Filmin taşıdığı mesaj dinsel içeriklidir. Bize dünyayı kurtarmanın Tanrı’ya inanmaktan başladığını öğütler. Bunu da bize kilise görüntüsü ve başta Tanrı’ya inanmayan karakterin daha sonra Tanrı’ya inanmaya başlamasıyla gösterir.
HEPİMİZ VAMPİRİZ
Hepimiz Vampiriz Richard Matheson (d.1926)'un 1954 yılında yazdığı gotik korku-bilim kurgu türünden çok satan bir kitaptır. Özgün ismi I Am Legend'dır.
Konusu: Dünyadaki tüm insanların ölümüne yol açan geniş çaplı bir salgın hastalık sonunda hayatta kalan tek kişi yıllar önce Orta Amerika'da iken bilinmedik bir şekilde bu enfeksiyona direnç kazanmış olan Dr. Robert Neville'dir. : Gündüzleri sorun yoktur... Ancak gece bastırınca salgından ölen kurbanlar mezarlarından kalkarak kan içici birer vampire dönüşmüş olarak ortaya çıkarlar.
Bu çok satan roman zaman içinde üç kez sinemaya uyarlanmıştır İlk film “the last man on earth” 1964 yılında çekilmiştir. En zayıfı ve en az bütçe ile çekilenidir. Ayrıca senaryosunu Richard Matheson kendi yazdığı halde filmi beğenmemiştir. 1971 tarihli The Omega Man ise ilkinden tamamen farklı bir film olmuştu. Boris Sagal’ın yönettiği film bilimkurgu sinemasının klasikleri arasında sayılır. Matheson’un romanının ve The Omega Man’in bugün hala güzel örnekleri karşımıza çıkan “Yaşayan Ölüler” , “28 Gün Sonra” ve “12 maymun” filmlerine esin kaynağı olmuştur. Son film ise a tipi film olarak nitelendirilebilir. Yani bütçesi yüksek ve star oynuyor yani gişe başarısı kesin –ki filmin ilk 3 günlük hasılatı 76,5 milyon dolar ile yüzüklerin efendisini geçiyor(72,6 milyon dolar).
REKLAMLAR
Bu nasıl sarışın, shrek ve “suparman & batman” filminin afişlerini görüyoruz ki üzerinde vizyona giriş tarihleri bile yazıyor. Newyork berbat,bitmiş, tükenmiş halde ama bize mc donalds,mobil ve time dergilerini tanıtılmaya devam ediyorlar.
DİSTOPYA KAVRAMI VE I’M LEGEND FİLMİ
Distopya, kelime anlamıyla ''ulaşılması mümkün olmayan kötü gelecek senaryosu'' olarak bilinse de, bahsi geçen kitaplardaki gelecek senaryolarının farklı biçimlerde de olsa günümüzde gerçekleşmiş ve gerçekleşmekte olduğunu söylemek yanlış olmaz.
I’m legend filminde de görüldüğü gibi bir virüs bütün dünyayı etkisi altına almaktadır. İnsanlar bu virüse karşı koyma çabasındalar fakat sadece bağışıklığı güçlü olan insanlar bu virüsten kurtulmak için çaba harcayabilmektedir. Distopya kavramında ütopyanın iyi ve imkânsız dünyasının aksine gerçekleşmesi muhtemel olan ve daha kötümser olaylar yaşanmaktadır. İncelediğimiz bu filmde bu anlatılanlar gibidir. Şu anda bu derece kötü bir olay olmasını düşünmesekte böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimalinin olduğunun da farkındayız. İşte bu şekilde incelendiğinde filmimizdeki olayın gerçekleşme ihtimali olduğunu görebiliyoruz. Filmi izleyenlerinde şöyle bir yorumu var;”Bu grip aşıları, kanser tedavileri, tohumlarıyla oynanan hormonlu gıdaların sonucu ‘ben efsaneyim’ gibi filmler olacak”. Bir başka yorumu da ben yapayım. Yıllarca Hollywood’un aksiyon… vs filmlerinde ikiz kuleler, Özgürlük Heykeli, Beyaz Saray yıkıldı. İkiz kuleler yıkılalı 11-12 sene oldu bile bakalım sıra hangisinde. Yani distopik olarak filmdeki gelecek tablosun gerçekleşmemesi imkânsız değil.
Önceleri Hollywood sineması zencileri köle ve uşak olarak göstermiştir. Daha sonraları Blackensstein, Blackula, Blackfather gibi beyaz taklidi filmleri yaptılar. Bu dönemler zenci gençler beyaza özenip saçlarını düzleştirmek için kimyasal madde kllanıp, renklerinin biraz daha açık görünmesi için yüzlerini pudralıyorlar ve beyazların o zamanki modalarına ayak uydurmaya çalışarak onlar gibi giyiniyorlardı. Daha sonra zenci adam yardımcı karakter yani beyazın ortağı rolüne geçiş yapmıştır. Ama yine de zenci oldukları için yadırganıyorlardı ki bu renksel çatışma filmlerde de yansıtılmıştır ve yansıtılmaya devam ediyor. Zencilerin filmlerdeki rolleri gerçek yaşamdaki rolleriyle beraber başrole kadar yükselmiştir. Ve tabi filmimizin başrol oyuncusunun neden zenci olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Artık beyaza ne yapması nasıl yaşaması gerektiğini anlatan adamdır siyahlar örneğin aşk doktoru filmi… Gerçek yaşamdan Rice ve Başkan Obama’yı örnek olarak verebiliriz.
SONUÇ
Amerikan sineması bize diyor ki; “ben teknolojik yeniliklerle, iyi bir bütçeyle ve dünya çapında bir starla çok satan bir romanı 3-4 kez sinemaya uyarlarım. Filmimin gişe başarısını kesinleştiririm.Kendi aile yapımı, ordumu ,dinimi ve diğer gazete, dergi, yiyecek, film, müzik, kıyafet….vs ürünlerimi bu filmlerle sana idealize ederim. Ve böylece dünyanın geleceğini belirler ve dünyaya hükmederim. Eğer daha iyi bir fikrin, bütçen ve teknolojin varsa daha iyisini yap”.